Sinemaya dair

Reklam

Reklam




       Artık hepimizin hayatında büyük öneme sahip inkar edemeyeceğimiz boyutlara ulaşmış bir gerçek; sanal dünya. Hal böyle olunca başka güçler tarafından takip edilmek ve kontrol altına alınmak çok daha kolaylaşıyor.  İnternetin hayatımızı bu kadar fazla işgal ettiği bu dünyada hackerların birer popüler kültür unsuru haline gelmesi de kaçınılmaz oluyor. Hayatımızın bu kadar içinde olan bu konu da doğal olarak çokça ekranlarda kendine yer buluyor. 'Ben Kimim?' de bunlardan bir tanesi.

       Hacker dediğimiz kişiler genellikle ailevi problemleri olan, asosyal, uyuşturucu bağımlısı tiplermiş gibi yansıtılıyor. Gerçekte de böylemi bilmiyorum ama ekranlardan izlediğimiz kadarıyla öyleler. Filmdeki karakterimiz de küçük yaşta anne babasını kaybetmiş, büyükannesiyle büyümüş, hayatındaki boşlukları bilgisayar ortamında geçirdiği zamanla doldurmuş asosyal bir kişilik olan Benjamin, hackerlık sanatını iyice öğrenmiştir. Şans eseri kendisi gibi hacker olan üç kişilik bir ekiple tanışır ve beraber çalışmaya başlarlar. CLAY adını verdikleri bu ekip, hacker saldırılarını sadece masa başında değil saha çalışmalarıyla da daha aksiyonlu bir hale getiriyorlar. 






       Yaptıkları saldırılar bir yerden sonra çığrından çıkmaya başlıyor. Diğer hacker gruplarıyla mücadele içerisine giriyorlar. Sanal dünya aleminde kendilerini ispatlamaya çalışırlar. Hackerlar arasında geçen bu mücadeleyi bir tren ortamında somutlaştırarak sembolize edilmesi de filme ayrı bir tat katıyor. Filmin özgünlüğü de buradan kendini belli ediyor. Bir yerden sonra bu hacker grubumuz bazı noktalarda düşüncesizce hareket ederek başlarını belaya sokmaya başlıyorlar. Aslında en küçük detayları bile düşünen hackerların bu gibi ufak hatalar yapması seyir zevkini az da olsa baltalamış. Filmin detaylarında gördüğümüz 'Fight Club' yerleştirmeleri de acaba bu film de mi o şekilde bitecek sorusunu akıllara getirse de hiç telaşlanmayın 'Fight Club' ile alakası bile yok. Sürpriz finaliyle seyirciyi birkaç defa kandırmayı başarıyor. 

      Başrolde oynayan Benjamin karakterini canlandıran 'Ünsere Mutter Ünsere Vater' filminden de tanıdığımız Tom Schiling genç yaşına rağmen bu filmde iyi iş çıkarmış. Diğer oyuncular hakkında pek yorum yapamayacağım ama çok sırıtmadan rollerini hakkıyla yerine getirdiklerini görebiliyoruz. Üçüncü uzun metraj filmini çeken yönetmen Baran bo Odar seyir zevki yüksek, birçok Hollywood yapımına göre daha kendine has bir yapım ortaya koymuş.

       Her ne kadar Hollywood tadında bir film olsa da Alman sinemasının etkilerini büyük oranda görüyoruz. Senaryonun zekice hazırlanmış olması ve özgün yapısıyla izlenilmeyi hak eden bir film olduğunu düşünüyorum. 
       

Who Am I - Kein System İst Sicher




       Artık hepimizin hayatında büyük öneme sahip inkar edemeyeceğimiz boyutlara ulaşmış bir gerçek; sanal dünya. Hal böyle olunca başka güçler tarafından takip edilmek ve kontrol altına alınmak çok daha kolaylaşıyor.  İnternetin hayatımızı bu kadar fazla işgal ettiği bu dünyada hackerların birer popüler kültür unsuru haline gelmesi de kaçınılmaz oluyor. Hayatımızın bu kadar içinde olan bu konu da doğal olarak çokça ekranlarda kendine yer buluyor. 'Ben Kimim?' de bunlardan bir tanesi.

       Hacker dediğimiz kişiler genellikle ailevi problemleri olan, asosyal, uyuşturucu bağımlısı tiplermiş gibi yansıtılıyor. Gerçekte de böylemi bilmiyorum ama ekranlardan izlediğimiz kadarıyla öyleler. Filmdeki karakterimiz de küçük yaşta anne babasını kaybetmiş, büyükannesiyle büyümüş, hayatındaki boşlukları bilgisayar ortamında geçirdiği zamanla doldurmuş asosyal bir kişilik olan Benjamin, hackerlık sanatını iyice öğrenmiştir. Şans eseri kendisi gibi hacker olan üç kişilik bir ekiple tanışır ve beraber çalışmaya başlarlar. CLAY adını verdikleri bu ekip, hacker saldırılarını sadece masa başında değil saha çalışmalarıyla da daha aksiyonlu bir hale getiriyorlar. 






       Yaptıkları saldırılar bir yerden sonra çığrından çıkmaya başlıyor. Diğer hacker gruplarıyla mücadele içerisine giriyorlar. Sanal dünya aleminde kendilerini ispatlamaya çalışırlar. Hackerlar arasında geçen bu mücadeleyi bir tren ortamında somutlaştırarak sembolize edilmesi de filme ayrı bir tat katıyor. Filmin özgünlüğü de buradan kendini belli ediyor. Bir yerden sonra bu hacker grubumuz bazı noktalarda düşüncesizce hareket ederek başlarını belaya sokmaya başlıyorlar. Aslında en küçük detayları bile düşünen hackerların bu gibi ufak hatalar yapması seyir zevkini az da olsa baltalamış. Filmin detaylarında gördüğümüz 'Fight Club' yerleştirmeleri de acaba bu film de mi o şekilde bitecek sorusunu akıllara getirse de hiç telaşlanmayın 'Fight Club' ile alakası bile yok. Sürpriz finaliyle seyirciyi birkaç defa kandırmayı başarıyor. 

      Başrolde oynayan Benjamin karakterini canlandıran 'Ünsere Mutter Ünsere Vater' filminden de tanıdığımız Tom Schiling genç yaşına rağmen bu filmde iyi iş çıkarmış. Diğer oyuncular hakkında pek yorum yapamayacağım ama çok sırıtmadan rollerini hakkıyla yerine getirdiklerini görebiliyoruz. Üçüncü uzun metraj filmini çeken yönetmen Baran bo Odar seyir zevki yüksek, birçok Hollywood yapımına göre daha kendine has bir yapım ortaya koymuş.

       Her ne kadar Hollywood tadında bir film olsa da Alman sinemasının etkilerini büyük oranda görüyoruz. Senaryonun zekice hazırlanmış olması ve özgün yapısıyla izlenilmeyi hak eden bir film olduğunu düşünüyorum. 
       

Reklam

| Tema Sahibi Colorlib | Tema Düzenleme Html Evi