
Filmin konusuna bakacak olursak aslında alışık olduğumuz bir senaryo, bir suç ve bunun çevresinde gelişen bir aşk hikayesi. Glenn Ficarra ve John Requa'nın yönettiği bu film konu itibariyle çok farklı bir senaryo ortaya koyamadığını görüyoruz. Dolandırıcılıkla hayatını kazanan ve bunu çocuk yaşta babasından öğrenen Nicky (Will Simith) bu işlerde acemi olan Jess (Margot Robbie) ile bir şekilde tanışır. Usta-kalfa ilişkisiyle başlayan hikaye bir aşk hikayesine dönüşür. Ama film romantizmden çok suç unsurlarını öne çıkararak başarılı bir etki yarattığını düşünüyorum.
Film görsel anlamda herhangi bir göz boyayan efekte sahip değil. İlk baştan itibaren farklı bir teknikle yapılan bizim yankesicilik dediğimiz olay kullanılan yöntemler itibariyle izleyenleri etkilediğini düşünüyorum. Bu anlamda ortalama bir suç filminden daha fazlasını barındırdığını söyleyebilirim. Basit ve anlaşılır konusu, hikayenin geri dönüşler olmadan normal bir şekilde ilerleyişi filmin izlenirliğini daha da artırdığını düşünüyorum.

Alışık olduğumuz bir suç filminden fazlasını vermeyen filmde ufak detaylarla biraz etkili olmaya çalıştığını söyleyebilirim. Sonunda yapılan sürprizle küçük bir farkılık ortaya koyulduğunu görüyoruz. Ama sonuç itibariyle gişede bir başarı hedefleyen bir yapıt ve bu bağlamda da filmin kolay anlaşılabilirliğinin ön planda olduğunu savunuyorum. Netice itibariyle de bunu başardığını görüyoruz. Focus filmi Amerika'nın box office listelerinde birinciliği kapmıştır. ( http://www.kulturelmasi.com/focus-filmi-amerika-listelerinin-birincisi-oldu/ ).
Filimi izleyecek olanlar için yazımın kafalarında bir fikir oluşturduğunu umarak yazıma son noktayı koyuyorum. Hadi kalın sağlıcakla.